Köln’ün ilk Türkiye kökenli belediye başkan adayı T24’e konuştu: 12 Eylül’de diplomat ailesinden sürgün ailesine dönüştük, vatanımız olan bu şehre borçluyum

Almanya

Almanya’da Köln Büyükşehir Belediye Başkanlığı için Yeşiller Partisi’nin adayı Türkiye kökenli Berivan Aymaz. Köln’ün bulunduğu Kuzey Ren Vestfalya, Almanya’nın en çok Türkiye kökenli göçmenin yaşadığı eyalet. Aymaz da Köln’ün ilk Türkiye kökenli büyükşehir belediye başkan adayı. Şehirde Berivan Aymaz’ın seçimi kazanma ihtimali yüksek görülüyor. 

Berivan Aymaz, 1973-1977 yılları arasında Bingöl Belediye Başkanı olan Sait Aymaz‘ın kızı. Daha sonra Bonn Büyükelçiliği Kültür Ataşesi olarak görev yapan baba Sait Aymaz, 12 Eylül 1980 askerî darbesinden hemen önce Türkiye’ye çağrılıyor. Berivan Aymaz, “Bu geri çağrılmanın altında babamın kimliğinden, özgürlük ve demokrasi konularından asla taviz vermemesi yatıyordu. Sürecin nereye gideceğini iyi tahmin etmiş ve ülkeye dönmemişti,” diyor. Aymaz, Köln’ün kendilerine “vatan” olduğunu ve şimdi belediye başkan adaylığıyla Köln’e karşı hissettiği borcu ödemek istediğini söylüyor. 

İşte T24’ün soruları ve Köln’ün ilk Türkiye kökenli belediye başkan adayı Berivan Aymaz’ın yanıtları… 

Babanız Bingöl Belediye Başkanı idi ve Türkiye’nin en genç belediye başkanı ünvanını aldı. Siz de ilklere Köln’ün ilk Yeşiller Partili ve göçmen kökenli büyükşehir belediye başkanı olmaya adaysınız. 14 Eylül’de yapılacak seçime az kaldı, heyecanlı mısınız?

Seçim günü yaklaştıkça heyecanım artıyor. Sevgili babam belediye başkanlığı döneminin ardından Almanya’ya gelmişti. Ben Köln’e geldiğimde 6 yaşımdaydım. Büyüdüğüm, her sokağında anılarımın olduğu daha önce Belediye Meclisi’nde görev yaptığım şehrin belediye başkanı olma fikri bile heyecanlanmama neden oluyor.

“Bir diplomat ailesinden sürgün ailesine dönüştük; Köln bizim vatanımız oldu”

Verdiğiniz demeçlerde ve internet sitenizde Köln’ün size ve ailenize vatan olduğunu söylüyorsunuz. Nasıl bir vatan Köln?

Babamın belediye başkanlığı dönemi bittiğinde, o dönem Almanya’nın başkenti olan Bonn’a Kültür Ateşesi olarak atanmıştı. 1978 yılının aralık ayında annem, ben ve ağabeyim de Almanya’ya geldik. 12 Eylül 1980’deki yüz binlerce insanın hayatını yıkan, kanlı darbeden bir süre önce babam Türkiye’ye geri çağrılmıştı. Bu geri çağrılmanın altında babamın kimliğinden, özgürlük ve demokrasi konularından asla taviz vermemesi yatıyordu. Sürecin nereye gideceğini iyi tahmin etmiş ve ülkeye dönmemişti. Biz bir diplomat ailesinden sürgün ailesine dönüştük. Zorlu bir dönemin içinden geçerken, ülkemize gidemiyorken Köln bizim evimiz, vatanımız oldu. Sivil toplum örgütleri, sendikalar bize destek verdi. Çocukluğumuz, gençliğimiz, hayatımız bu şehirde geçti. Köln’deki varlığımız yarım asra yaklaşırken, bu şehir bana Belediye Meclis Üyeliği, Eyalet Milletvekilliği ve bununla Eyalet Meclis Başkan Yardımcılığı görevlerini verdi. Şimdi kendimi borçlu hissettiğim bu şehrin daha çok ilerlemesi için belediye başkanı olarak görev yapmak istiyorum.

“Doğru kararla ve siyasî iradeyle Köln’ün sorunlarının altından kalkabiliriz”

Köln çok sesli çok renkli bir kent ancak konuttan tutun da güvenliğe kadar pek çok sorunu içinde barındırıyor. Bütçesi de pek parlak değil. Bu sorunlar ile baş edebilecek misiniz? Bu sizi korkutmuyor mu?

Köln kendi kültürü olan ve bunu yaşatmaya özen gösteren bir şehir. “Kölsche Grundgesetz” yani Kölsch Anayasası adında gayriresmi bir metnimiz bile var. Kölnlülere renkli, sıcak hayatlarına bakışlarını anlatıyor. Ancak her şey Karnavalımız kadar renkli değil.

Uzun yıllara yayılan ve birikerek bugüne gelen köklü sorunlar var. Şehrin ana noktalarındaki uyuşturucu sorunu ve güvenlik endişeleri, daha önce başka şehirlerde denenip, çözümünün mümkün olduğunu bize gösteren bir konu.

Konut bulamama, kiraların yüksekliği doğru bir planlamayla bu şehrin altından kalkabileceği bir konu.

Yanlış projeler, planlamalarla şehir bütçesi zora sokulmuş durumda. Bu kadar sorunun üzerine başka konular da eklenebilir.

Bu sorunların hiçbiri beni korkutmuyor çünkü şehirdeki potansiyeli biliyorum. Doğru kararlar ve siyasi iradeyle hepsinin altından kalkabiliriz.

Cesaretinizi ve çizginizi nasıl koruyorsunuz?

Babam, benim doğduğum kentte; Bingöl’de Belediye başkanıydı. O, özellikle belediyeciliğe ve siyasete olan bağlılığını bana da aşılaşmıştı. Babamın söylediği ve hiç aklımdan çıkmayan bir sözü var: İyi bir siyasetçi olup, öyle kalmak istiyorsan en zor zamanda bir adım ileri at; çekinme, korkma.

Sadece Almanya’da değil tüm dünyada zor bir süreç yaşıyoruz gerçekten. Ve şehrimizde de bir ileri adımın atılması gerekiyordu ve ben bu sorumluluğu üstlendim.

“En öncelikli konuların başında iklim geliyor”

Her şeyden önce çevreci bir parti, Birlik 90 Yeşiller üyesisiniz, dolayısıyla çevre ve iklim konusunda sizden beklentiler de büyük. Bu alanda planlarınız var mı?

Elbette ki. Bizim için iklim en öncelikli konuların başında geliyor. En iddialı hedefimizden bahsetmek istiyorum: Köln’ü 2035 yılına kadar iklim nötr hale getirmek. Bu sadece bir sayı değil, tüm politikalarımızı şekillendirecek temel bir hedef. Ancak, bu hedefe ulaşmak tek başına yeterli değil. Şimdiden şehrimizin üzerinde hissettiğimiz iklim değişikliğinin etkilerine de hazırlanmalıyız. Bu nedenle, iklim nötrlüğünün yanı sıra iklim adaptasyonuna da büyük önem veriyorum.  
Bu hedef doğrultusunda, somut ve ölçülebilir adımlar atacağız.

Sıcak yaz günlerinde şehrimizi serinletecek daha fazla gölgeli alana ihtiyacımız var. Bu yüzden yeşil alanlarımızı düzenli olarak artıracağız, her yıl 2000 yeni ağaç dikeceğiz. Ayrıca, şehre bir nefes alma alanı sunan ve iklimi iyileştiren “Grüngürtel” (yeşil kuşak) projesini tamamlayacağız.   


Son dönemde yaşanan seller bize bir gerçeği gösterdi: Şehrimiz yağmur suyunu daha iyi yönetebilmelidir. Bu amaçla, “Schwammstadt-Prinzip” (sünger şehir prensibi) adı verilen bir yaklaşımı hayata geçireceğiz. Bu, toprağın suyu daha iyi emmesini ve sel riskini azaltmasını sağlayacak, böylece şehrimiz gelecekteki aşırı hava olaylarına karşı daha dirençli hale gelecek.   


Güneş enerjisi tesislerinin yaygınlaştırılması ve belediye ısı planlamasının teşvik edilmesini önemsiyorum. Köln’ü güneş enerjisinden daha fazla faydalanan bir şekil haline getirmek istiyoruz. Isıtma planlamasıyla yenilenebilir enerji kaynakları potansiyellerini etkin bir şekilde hayata geçireceğiz. Bölgelere özel çözümlerle ısıtma ağlarını ve sistemlerini yaygınlaştırıp, bu hizmetlerin fiyatlarını şeffaf ve uygun hale getirmeyi hedefliyorum.



İklim hedeflerine ulaşmak için sınırlı olan kaynaklarımızı en akıllı şekilde kullanmalıyız. Benim için bu, yatırımlara öncelik vermek anlamına geliyor. Örneğin, pahalı ve araba trafiğini merkeze alan tünel projeleri gibi maliyeti yüksek yatırımlara karşıyım, çünkü bu projeler modern ve akıllı bir hareketlilik dönüşümü vizyonuyla çelişiyor.   


Köln’ün simgelerinden biri Dom Katedrali. Şehrimizde ‘Katedral şehri’ olarak anılıyor. Mimarları katedralleri ilk planlamaya başladıklarında ömürlerinin inşaa sürecine yetmeyeceğini biliyorlardı. Asırlara yayılan bir inşa süreciyle büyük eserler bıraktılar. Ben de Katedral şehrinin sadece bugününü değil geleceğini de güvence altına almak istiyorum. Dün bebek arabasının içinde Dom’un önünden geçen bir çocuğun, gençlik döneminde de yaşanabilir, ilerici bir kentte hayatını sürdürmesini isterim. Ve bu bizim sorumluluklarımızdan birisi.

Göçmen çocuğu ve Kürt kökenlisiniz, mülteciler ile ilgili çalışmalarınız oldu. Seçilirseniz göçmenler ile ilgili ne tür çalışmalar yapmak istiyorsunuz?

Ben uzun yıllar boyunca hem sivil toplum hem de siyasette göçmenler ve entegrasyonla ilgili çalıştım. Eyalet parlamentosunda Yeşiller grubunun entegrasyon politikaları sözcülüğünü yürütürken de göçmenlerin siyasî süreçlere katılımını ve entegrasyonunu sağlamaya yönelik yasal ve politik çalışmalar yaptım.

Köln’de de bunu devam ettirmeyi ve ileri taşımayı hedefliyorum. Entegrasyon Konseyi’yle göçmenlerin siyasi süreçlerde temsil edilmelerini destekliyorum.

Şehir yönetiminde ayrımcılıkla mücadele etmeye, herkese eşit fırsatlar sunmaya ve toplumsal dayanışmayı güçlendirmeye kararlıyım. Köln’de hiçkimse kökeni nedeniyle farklı bir muameleye maruz kalmamalı.

“Köln’ün aşırı sağa karşı gerektiğinde yüz binler olup meydanlara aktığını gördük”

Almanya’da aşırı sağcı parti yüzde 20’nin üzerinde oy aldı. Federal hükûmette muhafazakârlar ve sosyal demokratlardan oluşan bir koalisyon hükûmeti var. Bu hükûmet göçü sınırlamaya niyetli görünüyor, mültecileri Afganistan’a bile geri göndermekten imtina etmiyor. Özetle Angela Merkel’in “hoşgeldin” politikasından farklı olarak daha göçmen karşıtı bir atmosfer hâkim. Bu sizi zorlayacak mı?

Zor süreçlerden geçiyoruz. Almanya’da aşırı sağın yükselmesi, ABD’de Trump gibi bir popülist liderin başkan olması, dünyada popülizmin artması… Popülizmin Avrupa’ya, Almanya’ya ne kadar çok yayıldığını görüyoruz.

Köln’ün aşırı sağa karşı gerektiğinde yüz binler olup meydanlara aktığını gördük. AfD gibi yapılara Köln geçit vermeyecektir.

AfD’nin yüzde 20’yi aşan oy oranı ve yükselişine Köln’den, bir milyonluk şehirden verilebilecek buna karşı en güzel yanıtın da bu bir milyonluk şehrin başında hem Yeşil hem de göç hikayesiyle bilinen Berivan Aymaz’ın iyi bir yanıt olabileceğini düşünüyorum.

Federal düzeyde yapılan göçmenler ve mültecilerle ilgili bütün tartışmalar, sınırlamalar, yasal değişiklikler belediyeler üzerinden tartışılıyor ve bunların belediyeleri desteklemek için yapıldığı söyleniyor. ‘Belediyelerimizin bütçeleri sınırlı, belediyelerimizin personel sıkıntıları var. Bu alanda daha fazla yüklenmemek gerekiyor. Onun için mülteci haklarını geri alalım, sınırlayalım’ gibi girişimler oldu.

Bence burada belediyeler özellikle bir politika çizgisi için enstrümantalize ediliyorlar. Evet belediyeler gerçekten mülteciler için ciddi bir destek sunuyor. Yer sağlıyor, uyum için destek sunuyor, okullarda çocuklar için yer ayrılıyor vesaire… Bunlar hepsi belediyelerin sunduğu hizmetler.

Bunun için de federal ve eyaletten de bence belediyelere yardımın gelmesi gerekiyor. Ama aşırı ötekileştiren politikalara karşı Büyükşehir Belediye Başkanı olarak bir dur dememiz gerekiyor.

PKK silah bırakma kararı aldı, Türkiye’de Meclis bir koalisyon kurdu, yeni bir barış süreci başladı Türkiye’de. Sanırım bu hava Almanya’ya da yansıyor. Siz umutlusunuz bu süreçten?

Silah bırakma kararının alınması ve ardından gelen silah yakılma görüntüleri umut verici adımlar. Türkiye uzun yıllara yayılan on binlerce insanın canına mâl olan çok acılı çatışma döneminden çıkması gerekiyor.

Kürt sorununun barışçıl bir şekilde çözülmesi halinde, bunun diğer tüm alanlarda da demokratikleşme adımlarına yol açacağına dair umut besliyorum.

Bu süreç Almanya’ya da elbette yansıyor. Köln’ün de içinde olduğu Kuzey Ren-Vestfalya eyaletinde Türkiye kökenli 900 bin insan yaşıyor ve Türkiye’de gelişmelerin burada bir takım karşılığı oluyor.

Geçmişte, Türkiye’deki siyasi gelişmelerin buraya da yansıdığını sık sık gördük. Örneğin, okullarımızda yaşanan çatışma durumlarını biliyoruz. Askeri operasyonlar düzenlendiğinde, Almanya’da her iki tarafta da hızlı bir şekilde duygusal tepkiler ortaya çıktı. Köln’deki gösterilerde, grupların birbirleriyle çatışmaması için sürekli olarak yoğun güvenlik önlemleri alınmak zorunda kalındı. Kuzey Ren-Vestfalya’dan çok sayıda insan, sadece burada demokratik faaliyetlerde bulundukları için Türkiye’de gözaltına alındı. Bu nedenle Türkiye’ye seyahat etmeye cesaret edemeyenler de ortak bir barışa büyük umutlar bağlıyor.

“Ekrem İmamoğlu ve haksız yere hapsedilen diğer tüm muhaliflerin bir an önce özgürlüklerine kavuşmasını istiyoruz”

İstanbul ve Köln kardeş şehirler. Çok kültürlü olmaları açısından çok ortak yönleri var. İki kent arasındaki dostluğu pekiştirmek için atmayı düşündüğünüz adımlar var mı?

Köln ve İstanbul 1997’den bu yana kardeş şehirler. Bu zamana kadar ortak çok fazla proje yaşama geçirildi. İki şehrin etkileşimini artırmak adına özellikle kültürel ve sivil toplum alanında birlikte atabileceğimiz çok fazla adım olduğuna inanıyorum.

Tabii, İstanbul ne yazık ki son aylarda belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla da Avrupa’nın gündeminde. Bizler Türkiye’deki demokratik güçlerin yanındayız. Ekrem İmamoğlu ve haksız yere hapsedilen diğer tüm muhaliflerin bir an önce özgürlüklerine kavuşmasını istiyoruz.

Umarım bu en kısa zamanda olur ve iki şehrin seçilmiş belediye başkanları olarak birlikte çalışabiliriz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir