Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriyeli mevkidaşı Esad Hasan Şeybani ile ortak basın açıklaması gerçekleştirdi. Bakan Fidan, Suriye’nin kuzeyindeki terör örgütü YPG’nin sisteme entegre olmak istemediğini vurguladı. Bakan Fidan, Suriye’deki karanlık tablonun en büyük aktörlerinden birinin İsrail olduğunu belirtti.
“Suriye’de karışıklığın çıkması ve kaotik bir ortam olması İsrail’in kendi ulusal güvenlik parametreleri için bir öncelik haline gelmiş gibi gözüküyor” diyen Hakan Fidan “Attıkları adımlar sadece işgal ettikleri ülkeleri etkilemiyor, sınırı olan diğer ülkeleri de etkiliyor” dedi.
Fidan, “YPG Suriye’de oyunbozanlık yapıyor. Sisteme entegre olmuyor ve olumlu havayı bozuyor” ifadelerini kullandı.
Hakan Fidan’ın sözlerine DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan tepki gösterdi.
T24’e konuşan Bakırhan, “Hakan Fidan da gözlerini kapattığında her yeri gece sanıyor, gözlerini kapattığında Kürtlerin yok olduğunu sanıyor. ’Kürtler ve hakları yok’ deyince sanki yok oluyormuş gibi davranıyor. Ama Hakan Bey yanılıyor. Umarız tez vakitte gözlerini açar, hakikati görür ve çözüme hizmet eden bir dil kullanır” dedi.
Bakırhan, “Kürtlerin Şam’la her yakınlaşmasına engel olunuyor. Merak ediyorum, bugün Kuzeydoğu Suriye Yönetimi ile Şam hükümeti kendi arasında anlaşsa, Türkiye buna engel mi olacak? Neden peki?” diye sordu. “Bildiğim kadarıyla Hakan Bey Suriye’nin kabinesinde değil” diyen Bakırhan, “Fakat tüm mesaisi, sabah akşam Suriye ve oradaki Kürtlerin olası bir kazanımı üzerine. Dünya bunu görüyor. Bu çok üzücü bir durum” ifadesini kullandı.
Bakırhan’ın açıklamaları şöyle:
Esad rejimi tekçi, Baasçı ideolojisiyle Suriye halklarına büyük acılar yaşattı. Ama Esad rejimi devrildikten sonra hâlâ tekçi, etno-dinsel ideolojiyle hareket ediliyorsa buna ‘yeni bir dönem’ veya ‘yeni bir rejim’ denmez. Bu, eski rejimin aynı zihniyetin farklı kılıfta devamıdır.
Gündüz ortası gözlerini kapatan her yeri gece sanırmış. Oysa sadece ona gecedir, çünkü dışarısı apaydınlıktır, gündüzdür. Hakan Fidan da gözlerini kapattığında her yeri gece sanıyor, gözlerini kapattığında Kürtlerin yok olduğunu sanıyor. ’Kürtler ve hakları yok’ deyince sanki yok oluyormuş gibi davranıyor. Ama Hakan Bey yanılıyor. Umarız tez vakitte gözlerini açar, hakikati görür ve çözüme hizmet eden bir dil kullanır.
Bakın, Esad rejimi devrildi. Hemen ardından geçici yönetim bile ülkenin adına dair net tanım söylemiyorken, Türkiye Dışişleri Bakanı’nın “Suriye Arap Cumhuriyeti” adını koyarak tekçilik dayatması hangi kitapta yazar? Biz soruyoruz. Rojava’daki Kürt ne yapsın? Daha geçici yönetim kendisine isim koymamışken Arap Cumhuriyeti adını koyanlara Kürt halkı nasıl güvensin? Tek motivasyonu Kürtlerin kazanımlarını sıfırlamak olan bu akla bu halk nasıl inansın?
“KÜRT YETİM Mİ”
Kamışlı’ya tekçi-mezhepçi mercekten bakan göz Diyarbakır’ı da bulanık görür. Bu halk hakkını-hukukunu almadan kılıca kafasını mı uzatsın? Yüz yıl daha Esad rejimi altındaki gibi kimliksiz, güvencesiz ve isimsiz mi yaşasın? Koskoca Orta Doğu’da Türk, Arap, Fars kim yaşıyorsa kimliği tanınıyorken Kürt hakkını istediğinde neden celallendiriliyor? ‘Türk, Kürt, Arap kardeş’ diyorlar. Kürt yetim kardeş mi?
ENTEGRASYON MESAJI
Vicdanı temiz ve hür olan herhangi bir vatandaşımız için bu sorular da cevapları da açık. Bugüne kadar Kuzeydoğu Suriye Yönetimi’nden Türkiye aleyhine tek açıklama gelmemiş. Her fırsatta Türkiye ile iyi ilişkiler istediklerini söylüyorlar. O bölgeden Türkiye’ye tek bir çakıl taşı atılmamış. Kaç yıldır sınır kapıları kapalı, ambargo var ama buna rağmen Türkiye’ye karşı tek bir kötü duygu yok. Dahası, Suriye’deki Kürtler ‘çözümü Şam’da görüyoruz’ diyor. ‘Demokratik bir entegrasyondan yanayız’ diyorlar. Dünyada yüzlerce yerde denenen çözüm formülleri burası için de rahatlıkla geçiyor. Fakat Kürtlerin Şam’la her yakınlaşmasına engel olunuyor. Merak ediyorum, bugün Kuzeydoğu Suriye Yönetimi ile Şam hükümeti kendi arasında anlaşsa, Türkiye buna engel mi olacak? Neden peki?
“HAKAN BEY SURİYE KABİNESİNDE DEĞİL”
Bu bağlamda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın tutumu nasıl bir etki yaratıyor?
Bildiğim kadarıyla Hakan Bey, Suriye’nin kabinesinde değil. Fakat tüm mesaisi, sabah akşam Suriye ve oradaki Kürtlerin olası bir kazanımı üzerine. Dünya bunu görüyor. Bu çok üzücü bir durum.
“ANKARA ÇÖZÜMÜNDEN YANAYIZ”
Hakan Bey de çok iyi biliyor; bu halk herkesten önce Türkiye’de yaşayan milyonların dostudur. Kimsenin şüphesi olmasın. Kürtler Suriye’de çözümü Şam’da, Türkiye’de ise çözümü Ankara’da arıyor. Biz Ankara çözümünden yanayız. Her gündemi, her konuyu güvenlikçi bir perspektiften görmek, sürekli buyurgan bir tonda, sürekli çözümü zorlayan bir davranışta durmak doğru değil. Diplomasi, her haritaya baktığında yeni cepheler görmek değildir, her şeyden önce çözüm üretme kapasitesidir. Mesela sormak lazım; Suriye’de bir tarafa nefret duyarak diğer tarafa ise büyük aşk besleyerek bir hakemlik veya diplomasi yapılabilir mi? Cevabını saygıdeğer kamuoyuna bırakıyorum.
SELAHATTİN EYYUBİ ÖRNEĞİ
Kuzeydoğu Suriye yönetimi ve halkına karşı her mikrofon gördüğünde tehdit diline sarılmak kimseye bir şey kazandırmaz. Kimse buradaki kişisel ikbal hesaplarını, yüz yıllık ortak tarihe gölge düşürecek şekilde yapmasın. Kürtlere karşı bu tutum Şam’da kabri bulunan Selahattin Eyyubi’nin kemiklerini sızlatır. Selahattin Eyyubi ötekinin olmadığı bir düzen arayışındaydı. Hakan Bey’e ötekinin olmadığı bir Suriye’ye katkı sunmasını öneriyoruz. Türkiye’de 22 Ekim’den sonrası yaşanıyorken, Suriye’deki Kürtlere 22 Ekim öncesinde kalan bir akılla yaklaşmak doğru değildir.